SEVİM AYDIN VE YÜKSELEN GENÇLİK PARTİSİ YÖNETİMİNDEN KABUL EDİLEMEZ AÇIKLAMALAR
Geçtiğimiz günlerde İstanbul şehri üzerine hazırladığımız ve kamu adına yönelttiğimiz sorulara yanıt verilmemesi üzerine yayımlanan haberimizin ardından, Yükselen Gençlik Partisi Genel Başkanı Sevim Aydın ve parti yönetimi, medyamıza karşı seviyeyi aşan ve temelsiz açıklamalarda bulunmuştur.
Sevim Aydın’ın Başkan Medya’ya yönelttiği suçlamalar arasında şu ifadeler yer aldı:
“Benimle olan yazışmalarınızı izinsiz şekilde paylaşamazsınız. Bu özel hayatımı ihlal ediyor. Röportaj yapmadım, bana yazdığınız mesajları burada kullanamazsınız. Bu medya değil, sözde medya…”
Bu açıklamalar, yalnızca gerçekle bağdaşmamakla kalmayıp, aynı zamanda özgür medyaya ve kamuoyunun haber alma hakkına açıkça saldırı niteliğindedir.
“ÖZEL HAYATIM İHLAL EDİLDİ” Mİ?
Sevim Aydın’ın “özel hayatım ihlal edildi” açıklaması, medya olarak tarafımıza yöneltilmiş en gülünç suçlamalardan biridir. Çünkü bahsedilen “özel hayat” dedikleri şey, bir medya çalışanının kamu adına ve şehir hakkında yönelttiği basit, yapıcı sorulardır. Şahsi hayatı, özel ilişkileri, ailesi ya da bireysel sırları değil; yalnızca İstanbul'daki sessizliğe yönelik sorular yöneltilmiştir.
Bu nedenle, kamu görevini yürüten bir siyasi partinin liderinin bu tür bir açıklaması; medya okuryazarlığından uzak, iletişim sorumluluğu taşımayan ve tamamen sansüre dayalı bir refleksin göstergesidir.
MESAJLARIN TAMAMI BAŞINDAN İTİBAREN AÇIK: “BAŞKAN MEDYA’DAN YAZIYORUZ”
Muhabirimizin Sevim Aydın’a yazdığı ilk mesaj net ve arşivlidir:
“Merhaba Sevim Hanım, BaşkanOnline Medya ekibinden Memochan ben. Medyamız adına İstanbul şehriyle ilgili birkaç sorumuzu cevaplamanızı istiyoruz.”
Bu ifade, en başından itibaren medya adına iletişim kurulduğunu ve yazışmaların röportaj veya basın amaçlı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Kendisinin buna rağmen “bana medya olduğunu söylemediniz”, “haber yapacağınızı belirtmediniz” demesi; ya mesajları okumadan yorum yaptığına ya da kamuoyunu yanıltmak adına bilerek farklı bir algı oluşturduğuna işaret etmektedir.
BASIN, KİMSEYİ BEKLEMEK ZORUNDA DEĞİLDİR
Kamu görevindeki bir siyasetçiye soru sorulması, bir davet değildir; sorumluluktur. Bir medya kuruluşu, sorularına yanıt almasa bile o cevapsızlığı haber yapma hakkına sahiptir. “Röportaj vermedim” diyerek suskunluğun üstünü örtmek isteyen bir yöneticinin, kendisini demokrat olarak tanıtması ise en hafif ifadeyle ironiktir.
Kaldı ki Sevim Aydın’ın, “Benimle yapılan yazışmaları burada paylaşamazsınız” cümlesi, medya özgürlüğünü hiçe sayan otoriter bir anlayışın ürünüdür. Başkan Medya olarak ne kişisel sırları ifşa ettik ne de özel bilgi paylaştık. Yalnızca kamu adına hesap sorduğumuz kişilerin sessizliğini ve iletişim tarzını kamuoyuyla paylaştık.
Sevim Aydın’ın “sözde medya” ifadesini kullanması ise yalnızca medyamıza değil, bu platformda haber alma hakkını kullanan tüm okurlara ve oyun yönetimine yapılmış açık bir saygısızlıktır. Basın, kimsenin keyfine göre değil, kamu adına görev yapar. Medyamızın kamu yararına soru sorma ve açıklama talep etme hakkı, hiçbir parti yöneticisinin veya bireyin onayıyla sınırlanamaz.
PARTİ AÇIKLAMASI: “TARAFSIZ MEDYA DEĞİLLER, SUÇTUR”
Yükselen Gençlik Partisi’nin yaptığı resmi açıklamada da, medyamız için şu ifadeler kullanılmıştır:
“Tarafsız veya özgür medya ile bir alakası yoktur. İzinsiz paylaşım suçtur. Gereğinin yapılmasını talep ediyoruz.”
Bu açıklama, bir medya kuruluşuna gözdağı vermek, haber yapmasını engellemek ve sorgulayan sesi bastırmak anlamına gelmektedir. Başkan Medya hiçbir siyasi partinin ya da kişinin hizmetinde değildir. Bizim sorularımıza yanıt vermemek elbette ki herkesin hakkıdır, ancak bu soruları sorduğumuz için suçlanmak bir medya düşmanlığıdır.
SEVİM AYDIN: “ARTIK HİÇBİR MEDYA İLE KONUŞMAYACAĞIZ”
Sevim Aydın’ın kendi ifadeleriyle:
“Ben ve partim hiçbir medya kuruluşunun röportajlarına cevap vermeyeceğiz. Gelen teklifleri sadece okundu yapacağız.”
Bu açıklama, siyaset ile halk arasındaki köprüyü yakmaktır. Medya ile konuşmayı reddeden bir siyasetçi, halkla da konuşmayı reddediyor demektir. Çünkü medya halkın gözü, kulağı ve sesidir. Sevim Aydın’ın bu yaklaşımı, iletişimden kaçan bir zihniyetin somut yansımasıdır.
SONUÇ: NE BİZİ SUSTURABİLİRSİNİZ NE OKURU KANDIRABİLİRSİNİZ
Başkan Medya, soru sorar, cevap alamazsa bunu kamuoyuna açıklar, gerekirse sessizliği bile haber yapar. Şeffaflıktan korkanların medya düşmanlığı yapması alışık olduğumuz bir refleks. Ancak unutulmamalıdır ki:
Gerçekler bir gün ortaya çıkar, özgür basın susturulamaz.
Bize forum hesabımız üzerinden ulaşabilirsiniz.
