GENELKURMAY’DA YAPILAN AZİLLER TARTIŞMA YARATTI, SİVİL İRADE AYAKTA!
BaşkanOnline oyununda son saatlerde yaşanan gelişmeler, sadece askeri yapıdaki bir değişiklik değil, rejimsel bir kırılma olarak değerlendirilmeye başlandı. Genelkurmay Başkanı ALİG’in Kara ve Deniz Kuvvetleri Komutanlarını görevden almasının ardından başlayan tartışmalar; darbe söylentilerinin gölgesinde, ordunun siyasallaşması ve daha da vahimi, siyasi parti yönetiminin doğrudan ordu komutanlıklarını üstlenmesi noktasına evrildi.
ALİG’in yayımladığı bildiriyle Kara Kuvvetleri Komutanı BaMeBo ve Deniz Kuvvetleri Komutanı KADİR DØĞAN görevden alındı. Azil kararının ardından, görev süresi boyunca hizmetlerinden ötürü teşekkür edilen komutanların yerine yapılacak atamaların kısa sürede duyurulacağı belirtildi.
Ancak bu kararın ardından ortaya çıkan tablo, medya olarak bizim gündeme taşıdığımız çarpıcı bir gerçeği ortaya koydu:
Yeni komuta kademesi
Genelkurmay Başkanı ALİG,
Kara Kuvvetleri Komutanı EKREM,
Hava Kuvvetleri Komutanı KATLİAM
Deniz Kuvvetleri Komutanı AMİRAL
tamamıyla Milli Gençlik Partisi’nin Genel Yönetim Kurulu üyeleri!
Bu durum, yalnızca forumda tartışılmakla kalmadı; Başkan Medya’nın manşetinden doğrudan kamuoyuna taşındı.
Görevden almalarla ilgili ilk siyasi tepki Altın Ok Partisi’nden geldi. Genel Başkan şu ifadeleri kullandı:
Bu sorunun üzerine, Milli Gençlik Partisi Genel Başkanı EKREM tarafından yapılan açıklamada, görevden alınan iki komutanın "emre itaatsizlik yaptıkları için" azledildiği söylendi.
Ancak konuda hangi emire itaatsizlik yapıldığı konusunda hiçbir açıklama yapılmadı.
Gelişmelere en sert tepki ise, şu anda görevde bulunan Meclis Başkanı Fatih Tutuk’tan geldi. Forum hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
Daha önceki dönemlerde kendisi de darbe ile göreve gelmiş olan Fatih Tutuk’un bu kez demokratik bir duruş sergileyerek halk iradesine sahip çıkma çağrısı yapması, geniş kesimlerce takdirle karşılandı.
İlerleyen saatlerde Genelkurmay Başkanı ALİG, Kara Kuvvetleri Komutanı EKREM, Hava Kuvvetleri Komutanı KATLİAM ve Deniz Kuvvetleri Komutanı AMİRAL ortak imzalı bir açıklama yayımladı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
Ancak bu bildirideki en dikkat çekici unsur: imza atan tüm komutanların aynı siyasi partiden, yani MGP’den, olmasıydı.
Bu da şu soruyu gündeme taşıdı:
Siyasi bir partinin komuta ettiği ordu, nasıl tarafsız kalabilir?
Oyunun mevcut Anayasasında, Silahlı Kuvvetler içerisinde parti yöneticilerinin görev almasını engelleyen hiçbir düzenleme bulunmuyor. Bu da MGP’nin mevcut konjonktürü fırsata çevirerek, orduya siyasi kadro yerleştirmesinin önünü açmış durumda.
Demokrasi Baharı olarak adlandırılan bu yeni dönemde, ordu-siyaset ilişkisi üzerinde oluşan bu sisli tablo, demokrasinin geleceğini tehdit etmektedir.
Başkan Medya olarak, sivil iradenin askeri yapıya hükmetmesini değil; askerî yapının sivil iradeye sadakatle bağlı kalmasını savunuyoruz.
Silahı olanın değil, oy kullananın sözünün geçtiği bir sistemde yaşamak istiyoruz.
Anayasa'da ordu içerisinde görev alabilecek kişilere dair tarafsızlık kriterlerinin acilen belirlenmesi ve siyasi parti yöneticilerinin orduda yer almasının yasaklanması yönünde adımlar atılmalıdır.
Geçtiğimiz haftalarda Başkan Medya’ya verdiği röportajda ALİG, şöyle demişti:
Bugün geldiğimiz noktada soruyoruz:
Bu bir disiplin adımı mı, yoksa komuta kademesini siyasi çizgiye çekmek için planlanmış stratejik bir adım mı?
Bir siyasi partinin genel yönetimi, orduyu nasıl bu denli kontrol edebiliyor?
Bu kabul edilebilir mi?
Bu tablo açık bir şekilde demokrasiye tehdit değil midir?
Partilerin orduyu değil, halkın iradesinin devleti yönetmesini savunuyoruz.
Demokrasiye yönelmiş her adımı takip ediyoruz.
Bize forum hesabımız üzerinden ulaşabilirsiniz.

BaşkanOnline oyununda son saatlerde yaşanan gelişmeler, sadece askeri yapıdaki bir değişiklik değil, rejimsel bir kırılma olarak değerlendirilmeye başlandı. Genelkurmay Başkanı ALİG’in Kara ve Deniz Kuvvetleri Komutanlarını görevden almasının ardından başlayan tartışmalar; darbe söylentilerinin gölgesinde, ordunun siyasallaşması ve daha da vahimi, siyasi parti yönetiminin doğrudan ordu komutanlıklarını üstlenmesi noktasına evrildi.
GÖREV AZLİNDEN SONRA ORTALIK KARIŞTI: MİLLİ GENÇLİK PARTİSİ KOMUTANLIKTA!
ALİG’in yayımladığı bildiriyle Kara Kuvvetleri Komutanı BaMeBo ve Deniz Kuvvetleri Komutanı KADİR DØĞAN görevden alındı. Azil kararının ardından, görev süresi boyunca hizmetlerinden ötürü teşekkür edilen komutanların yerine yapılacak atamaların kısa sürede duyurulacağı belirtildi.
Ancak bu kararın ardından ortaya çıkan tablo, medya olarak bizim gündeme taşıdığımız çarpıcı bir gerçeği ortaya koydu:
Yeni komuta kademesi
Genelkurmay Başkanı ALİG,
Kara Kuvvetleri Komutanı EKREM,
Hava Kuvvetleri Komutanı KATLİAM
Deniz Kuvvetleri Komutanı AMİRAL
tamamıyla Milli Gençlik Partisi’nin Genel Yönetim Kurulu üyeleri!
Bu durum, yalnızca forumda tartışılmakla kalmadı; Başkan Medya’nın manşetinden doğrudan kamuoyuna taşındı.
ALTIN OK’TAN GELEN SORU, MGP’DEN TARTIŞILAN CEVAP
Görevden almalarla ilgili ilk siyasi tepki Altın Ok Partisi’nden geldi. Genel Başkan şu ifadeleri kullandı:
“Görevden alma gerekçesini anlamış değiliz.?
Bu sorunun üzerine, Milli Gençlik Partisi Genel Başkanı EKREM tarafından yapılan açıklamada, görevden alınan iki komutanın "emre itaatsizlik yaptıkları için" azledildiği söylendi.
Ancak konuda hangi emire itaatsizlik yapıldığı konusunda hiçbir açıklama yapılmadı.
MECLİS BAŞKANI FATİH TUTUK: “YETKİ GASPIDIR!”
Gelişmelere en sert tepki ise, şu anda görevde bulunan Meclis Başkanı Fatih Tutuk’tan geldi. Forum hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
“Son saatlerde yaşanan gelişmeleri Meclis olarak kuşkuyla takip etmekteyiz.
Bu yaşananlar, açık bir şekilde Yetki Gaspıdır.
Orduya gerçek iradenin top, tüfek ve komutan olmadığını göstermek,
iradenin her zaman topun tüfeğin önünde olduğunu göstermek amacıyla,
iradesine sahip çıkmak isteyen tüm oyuncuları oyun içinde demokratik eylem yapmaya davet ediyorum.”
Daha önceki dönemlerde kendisi de darbe ile göreve gelmiş olan Fatih Tutuk’un bu kez demokratik bir duruş sergileyerek halk iradesine sahip çıkma çağrısı yapması, geniş kesimlerce takdirle karşılandı.
MGP KOMUTANLARINDAN ORTAK BİLDİRİ: “HALKIN YANINDAYIZ”
İlerleyen saatlerde Genelkurmay Başkanı ALİG, Kara Kuvvetleri Komutanı EKREM, Hava Kuvvetleri Komutanı KATLİAM ve Deniz Kuvvetleri Komutanı AMİRAL ortak imzalı bir açıklama yayımladı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Yapılan atamalar orduyu güçlendirme ve yenileme amacına yöneliktir.
Geçmişte yapılan hataların tekrarına düşülmeyecek, demokrasiye balta vurulmayacaktır.
Ordu her daim halkın yanındadır."
Ancak bu bildirideki en dikkat çekici unsur: imza atan tüm komutanların aynı siyasi partiden, yani MGP’den, olmasıydı.
Bu da şu soruyu gündeme taşıdı:
Siyasi bir partinin komuta ettiği ordu, nasıl tarafsız kalabilir?
OYUN ANAYASASI BU TABLOYU DURDURAMIYOR!
Oyunun mevcut Anayasasında, Silahlı Kuvvetler içerisinde parti yöneticilerinin görev almasını engelleyen hiçbir düzenleme bulunmuyor. Bu da MGP’nin mevcut konjonktürü fırsata çevirerek, orduya siyasi kadro yerleştirmesinin önünü açmış durumda.
BAŞKAN MEDYA OLARAK TAVRIMIZ NET!
Demokrasi Baharı olarak adlandırılan bu yeni dönemde, ordu-siyaset ilişkisi üzerinde oluşan bu sisli tablo, demokrasinin geleceğini tehdit etmektedir.
Başkan Medya olarak, sivil iradenin askeri yapıya hükmetmesini değil; askerî yapının sivil iradeye sadakatle bağlı kalmasını savunuyoruz.
Silahı olanın değil, oy kullananın sözünün geçtiği bir sistemde yaşamak istiyoruz.
MECLİS’E AÇIK ÇAĞRIMIZDIR:
Anayasa'da ordu içerisinde görev alabilecek kişilere dair tarafsızlık kriterlerinin acilen belirlenmesi ve siyasi parti yöneticilerinin orduda yer almasının yasaklanması yönünde adımlar atılmalıdır.
ALİG'İN ÖNCEKİ SÖZLERİNDEN BUGÜNE
Geçtiğimiz haftalarda Başkan Medya’ya verdiği röportajda ALİG, şöyle demişti:
“Orduyu boşluklarla değil, disiplinle yönetiriz. Askerî yapıda zafiyete yer yoktur.”
Bugün geldiğimiz noktada soruyoruz:
Bu bir disiplin adımı mı, yoksa komuta kademesini siyasi çizgiye çekmek için planlanmış stratejik bir adım mı?
BU SORUYU YÜKSEK SESLE SORUYORUZ:
Bir siyasi partinin genel yönetimi, orduyu nasıl bu denli kontrol edebiliyor?
Bu kabul edilebilir mi?
Bu tablo açık bir şekilde demokrasiye tehdit değil midir?
Partilerin orduyu değil, halkın iradesinin devleti yönetmesini savunuyoruz.
Demokrasiye yönelmiş her adımı takip ediyoruz.
Bize forum hesabımız üzerinden ulaşabilirsiniz.
